Enerji Politikaları Bağlamında Rusya-Türkiye İlişkileri

Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ilişkilerinin gerginleşmesinin temelinde, enerji politikaları olsa da, iki ülkenin birbirine yaklaşmasını sağlayan temel dinamik yine bu enerji politikalarının kullanılmasıdır. Rusya’nın son üç yılda ülkemiz ile tarihinde hiç olmadığı şekilde yakınlaşma sebebinin ABD ve Avrupa ülkelerinin, Türkiye’den ve ortak politikalardan uzaklaşması olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle 2014 yılı sonrasında Rusya ile gelişen ilişkiler, Türkiye’nin ittifak arayışı içerisine girmesinin bir tezahürü olarak düşünülebilir.

1991 Sovyetler Birliğinin Dağılışı ve Türkiye’nin Orta Asya’da Nüfus Arayışı:

1991 Sovyetler Birliği’ne bağlı ülkeler açısından bir kurtuluş, Rusya Federasyonu açışından ise bir çöküş yılı olmuştur. Çift kutuplu dünya sisteminin çöküp, ABD’nin karşısında ki en güçlü rakibinin yıkılması dünya sisteminin yeniden yorumlanmasına neden olmuştur. SSCB’nin yıkılması, Avrupa ve Orta Asya’da yeni devletlerin kurulması anlamına gelirken, aynı zamanda Sovyetlerin etkisi altından kurtulan bölgelerde, bir güç boşluğu oluşacağını ifade etmektedir. Gelecek yıllarda, bu güç boşluklarının Avrupa kıtası içerisinde yer alan kısmını, Avrupa ülkeleri doldururken, Orta Asya’da kalan boşluğu hangi güçlerin dolduracağı tahmin edilememektedir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, aynı yıllarda balkan ülkelerini kapsayan politikalar geliştirirken, Orta Asya’da da tarihsel, kültürel ve etnik kimlikleri kullanarak güç boşluğunu doldurmayı amaçlamışlardır. Balkan ülkelerinde, kısmen işe yarayan bu politikalar yine aynı teoriden yola çıkarak, Orta Asya’da ki Türki ülkelerde de uygulanması planlanmıştır. Türk dış politikasının gündemine en hızlı ve güçlü şekilde giriş yapan tarihsel, kültürel ve etnik kimliğe bağlı stratejiler, ilerleyen yıllarda da önemini arttırmıştır. 1990’lı yıllarda Türki ülkelere yapılan yardımlar ve geliştirilen diplomatik ilişkilerle süreç devam etmiştir. Aynı dönemde ortaya çıkan Körfez Savaşı, Ortadoğu’dan gelen mülteci akınları ve Balkan ülkelerinde ortaya çıkan gelişmeler, Türkiye’nin ilgisini Orta Doğu’ya kaydırmıştır. Aynı zamanda, Kafkas bölgesinde ki gelişmeler Türkiye, Rusya ilişkilerine yeni bir bakış açısı getirmiştir.

Ömer Yiğit DEMİR | UGSAM Araştırmacısı | Şubat 2020
Yazının tamamına ulaşmak için | Tıklayın

Yorum ekle