2011 yılı itibariyle Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da başlayan otoriter rejimlere karşı halk hareketleri ‘Arap Baharı’ olarak isimlendirilmektedir. Bu halk hareketleri dalgası uğradığı ülkelerde çeşitli sonuçlar doğurmuştur. Suriye, bu isyan dalgasında içinden çıkılamaz bir kaosa dönüşmüş durumdadır. Suriye’de aynı yılın Mart ayında başlayan hareketler yerel aktörlerin çoğalması ve bölgeye küresel güçlerin müdahil olması ile karmaşık bir yapıya bürünmüştür.
Bölgenin önemli ulaşım ve iletişim ağları üzerinde olması aynı zamanda bölgede petrol gibi önemli kaynakların varlığı bu coğrafyanın taşıdığı stratejik önemi artırmaktadır. Bu durum ise bölgedeki çatışmada tarafgir güçlerin iştahını kabartmaktadır. Bununla birlikte Soğuk Savaş döneminin bir mirası olarak küresel güçlerin ‘vekâlet savaşları’ devam etmektedir. Sürdürmekte oldukları bu güç mücadelesi için Suriye yeni bir saha haline gelmiştir. Bu sebeple küresel güçlerin Suriye’de farklı aktörleri desteklemesi, taraflar arasında barışın mümkün kılınmasını uzun zamandır engellemektedir.
Mustafa ÖZDEMİR | UGSAM Araştırmacısı | Ocak 2021
Yazının tamamına ulaşmak için | Tıklayın
Bir yanıt yazın