Bugün Güney Kafkasya’da yaşanan çatışmaların temel nedeni, Rusya’nın buradaki emperyalist politikasıdır ki, bu, aynı zamanda Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ çatışmasını da içerir. Rusya, bölgedeki konumunu güçlendirmek için I. Petro’nun zamanından beri Ermenileri Azerbaycan’a yerleştirmeyi planlıyordu. 18. yüzyılın başından itibaren Kafkasya, Rusya’nın dış politikasında önemli bir rol oynamaya başladı. Rusya o zamandan beri güneydeki stratejik konumunu güçlendirmeye çalışıyor.
Tarihsel gerçekler, Kafkasya’da hem siyasi hem de ekonomik çıkarlar açısından her zaman Rusya’nın ilgi odağı olduğunu gösteriyor. Kafkasya, Avrupa’yı Asya’ya ve Karadeniz’i Hazar Denizi’ne bağlayan zengin bir bölge olarak her zaman Rusya’nın merak dairesinde olmuştur. Zamanın kendi lehine işlediğini anlayan Çarlık Rusya’sı, desteğini sağlamak için Ermenileri ve Hıristiyan bağnazlığını ustaca kullandı. 1723’te Rus Çarı I. Petro, 12 Eylül’de Ermenilerin Bakü, Derbent ve Guba’ya yeniden yerleştirilmesi için özel yerler tahsis etmek üzere bir kararname imzaladı. Onun 10 Kasım 1724 tarihli kararnamesi esasen, Rusya’nın Ermeni halkını korumasını ön plana çıkarmasına rağmen aslında bununla Ermenileri kendi imparatorluğun bölgesel politikasında ‘’kuklası’’ olarak belirlenmiştir. Bu amaçla Ermenilerin Azerbaycan’a yerleştirilmesine büyük önem verildi. 19. yüzyılın başlarından itibaren Rusya’nın Azerbaycan’ı işgal süreci planlı ve tutarlı bir şekilde yürütülmeye başlandı. Rusya, ilk aşamada Azerbaycan hanlıklarıyla bir anlaşma imzalayarak gücünü sınırlandırdı ve onlara sadece iç işlerinde yetki verdi. Kafkasya birliklerinin başkomutanı Sisianov Gence’nin ele geçirilmesinden sonra 22 Mayıs 1805 tarihli raporunda Karabağ’ın coğrafi konumu nedeniyle Azerbaycan ve İran’a açılan kapı sayıldığını yazmıştır. Bu yüzden onu itaatkar tutmalı ve buradaki konumumuzu güçlendirmeye daha meyilli olmalıyız. Böyle bir hedef kısa sürede gerçekleştirildi.
Azer HUSEYNOV | Araştırmacı | Mart 2021
Yazının tamamına ulaşmak için | Tıklayın
Bir yanıt yazın