Press ESC to close

Geçmişten Bugüne AB’nin Mülteci Politikası

Göç, birey ya da toplulukların ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerden dolayı tamamen ve ya geçici bir süreliğine bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine yerleşmek amacıyla yer değiştirmesi olarak tanımlanabilir. Göç olgusunda her ne kadar işin güvenlik ve siyasi boyutu öne çıksa da göç, ekonomik sosyal ve kültürel politika alanlarını da etkisi altına alan çok boyutlu ve çok aktörlü bir olgudur. Çok boyutlu bir olgu olmasından dolayı konuantropologlar, tarihçiler, sosyologlar ve iktisatçılar gibi birçok bilim adamının ilgi alanına girmektedir. Bunun yanı sıra göç, ulusal, uluslararası, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının da dâhil olduğu bir yönetişim konusudur. Uluslararası göçün aktörleri göç veren ülke, göç alan ülke, transit ülke ve göçmenin oluşturması yönetişimin karmaşık olmasına sebebiyet vermektedir. “Dolayısıyla göç, salt ekonomik anlamda bir “arz ve talep” veya “ihtiyaçlar ve olanaklar” ekseninde değerlendirilemeyen, bunun yanı sıra siyasi ve toplumsal açıdan tercihler ekseninde ortaya çıkan ve gelişen bir olgudur.”

Avrupa, İkinci Cihan harbinden sonra dünyanın en fazla göç alan bölgelerinden biri haline gelmiştir. Avrupa Birliğinde nezdinde göç 1980’li yıllardan sonra gündem de yer almış ve günümüze gelene kadar birçok sözleşmede göç konusuna yer verilmiş ve ortak bir politika oluşturulmaya çalışılmıştır. 1987 tarihli Tek Avrupa Senedi, Ortak Pazar düzenlemelerinin yanı sıra, ortak vize politikası oluşumu, dış sınır kontrolleri, sığınma ve kabul politikalarında işbirliği ve göçe yönelik her alan da işbirliğinin artırılması gibi düzenlemeler yapılmasına imkân vermiştir. Ancak Birlik üyesi ülkelerin ekonomik ve sosyal anlamda durumlarının eşit olmasından dolayı göçmenlere dair düzenlemeler serbest bırakılmıştır.

Melike YILDIRIM | UGSAM Araştırmacısı | Mayıs 2020
Yazının tamamına ulaşmak için | Tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir