Press ESC to close

Balkanlarda Yeni Savaş Alanı | Makedonya

Yugoslavya’nın parçalanmasından sonra kurulan Makedonya Cumhuriyeti; Arnavutluk, Kosova, Bulgaristan ve Yunanistan’a sınırları bulunan bir devlettir. Stratejik açıdan önemli olan Makedonya’da tarihi süreç içerisinde farklı milletler yaşamıştır. 67.741 km2’lik bir yüz ölçümü olan Makedonya’da Osmanlı hâkimiyeti 14. yüzyılın ortalarında başlamış ve 1913 yılında II. Balkan Savaşı’ndan sonra imzalanan Bükreş Antlaşması’na kadar devam etmiştir. İmzalanan bu antlaşma ile Makedonya toprakları Osmanlı Devleti’nden alınarak Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan’a verilmiştir. I. ve II. Dünya Savaşları arasındaki dönemlerde Sırbistan’ın eyaleti olarak kalmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Makedonya, Federal Yugoslavya kimliği altında federatif bir kimlik kazanarak “Makedonya Cumhuriyeti’’ adıyla kurulan altı federe cumhuriyetten biri olmuştur. 8 Eylül 1991’de yapılan referandumu takiben bağımsızlığını ilan etmiştir. 2 milyon nüfusa sahip Makedonya nüfusunun %50’sini Makedonlar, %38’ini Arnavutlar, %5’ini Türkler, %2’sini Romenler, %2’sini Sırplar ve %3’ünü de diğer gruplar oluşturmaktadır.

Tarihi süreç içerisinde komşu devletlerin ilgi odağı olmuştur. Sırbistan tarafından ‘’Güney Sırbistan’’ olarak tanımlanmaktadır. Yunanistan ve Bulgaristan bu topraklarda hak iddia etmektedir. Yunanistan’ın Makedonya’yı tanımaması ve uluslararası örgütlere üye girişimlerini engellemesi sebebiyle iki ülke ilişkileri bozuktur.

Diğer Balkan ülkeleri gibi Makedonya’da NATO ve AB üyeliğinde önemli yer tutmaktadır. 2011 yılında, Makedonya nüfusunun dini durumunu tespit edecek nüfus sayımı başarısız olmuştur. Dolayısıyla yapılan analizlere göre Makedonya’da % 40’ın üzerinde Müslüman nüfus yaşamaktadır. Müslümanların çoğunluğunu Arnavutlar, daha sonra Türk, Boşnak ve Rumlar oluşturmaktadır. Ancak saat kulelerine haçların dikilmesi, camilerin yakılması veya inşaatına izin verilmemesi, Makedonya Diyanet İşleri Başkanlığı vakıf mallarının iade edilmemesi, Makedonya Müslümanlarının kimliklerinin korunması ve güçlenmesi için de dışarıdan bir enjekteye ihtiyaç duyulduğu aşikârdır.

Samet SÖZEN | UGSAM Araştırmacısı | Aralık 2018
Yazının tamamına ulaşmak için | Tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir